Elon Musk’ın Derdi… Elias Nin
Elon Musk’ın Derdi… Elias Nin
Elon Musk, sömürgeci Beyazlar tarafından işgal edilen Güney Afrika’da dünyaya gelir. 17 yaşına geldiğinde askere gitmesi gerekmektedir, gitmez ama sömürgeci bir devlete askerlik yapmak istemediğinden değil. Bu tutumunu şu sözlerle açıklar:
“Askerlik yapmakla ilgili bir sorunum yok ancak Güney Afrika ordusunda askerlik yapıp siyahi insanları bastırmaya çalışmak bana vakit geçirmek için iyi bir yol gibi görünmedi.”
Yani Afrikalı siyahları öldürmeyi eğlenceli bulmaz, daha eğlenceli, egosunu doyuracak işlere soyunmaya karar verir ve ABD’ye taşınır.
Elon Musk, Avrupalı, Amerikalı sömürgecilerin Güney Afrika’da kurdukları Apartheid Rejimi’ni dünya çapında kurmak istiyor. Bunu kendi adına değil, “Neoconlar” olarak bilinen ekip adına yapıyor. Esasında bu projenin ilk sahibi Alman Naziler idi, 1942 yılında bunu deklare de ettiler ama başarılı olamadılar. Neoconlar, günümüz dünyasının faşizmini temsil ediyorlar lakin 30’lu yılların faşizmi gibi dar kalıplara sahip değildirler. Esneme payı yüksek, dünyayı ilkelerle değil, şirket mantığıyla algılayan, yönetmek arzusunda olan akıl bu. Bu akıl, kişilerin deri rengiyle, milliyetiyle, cinsiyetiyle ilgilenmiyor, dayandığı temel prensip, kişinin işe yarıyor olmasıdır. Örneğin Elon Musk’ın açıktan desteklediği Alman Nazi Partisi AfD’nin şefi Alice Weidel, lezbiyendir ve Sri Lankalı bir başka lezbiyen ile sevgili, birlikte yaşıyor, birlikte büyüttükleri iki çocukları var. Oysa bildiğimiz Nazi ideolojisine göre eşcinsellik hastalıktır, bundan dolayı on binlerce eşcinsel kurşuna dizilmiş ya da yakılmıştı. Elon Musk’ın sözcülüğünü yaptığı yeni faşizm, dünyayı geçici bir yer olarak görmektedir çünkü dünya kaynakları sınırlıdır; kapitalizmin temel itici gücü olan tüketimi uzun yıllar doyuramaz. Mars’ta bir yaşam kurmaya çalışılıyor; önümüzdeki 100 yıl zarfında bunun mümkün olacağı varsayılıyor; bu başarırlarsa dünya bir kolon olarak kullanılacak. Yeni Apartheid Rejimi, ihtiyacı olmayan insanları Covid benzeri virüsler aracılığıyla ortadan kaldıracak, ihtiyacı olanları da ihtiyacı ölçüsünde yaşatacak.
Eğer Mars'ta bir hayat kurulamaz ise de sonuç değişmeyecek; Elon Musk açıkça şunu ifade ediyor:
“Dünya kaynakları bu ölçüde bir nüfusu kaldıracak yeterlilikte değil, önümüzdeki 100 yıl zarfında bu nüfus 2,5 milyara düşmek zorunda.”
Bugün dünyanın nüfusu 8 milyar, 100 yıl sonra en az 10,8 milyar olması bekleniyor, bu demek oluyor ki 8 milyar insan fazlalık olacaktır. Elon Musk ve Neoconlar, bütün bunları saklamadan yapıyorlar, bunu da “Büyük uygarlık Projesi” olarak yutturmayı, krizleri aşabilmenin yegâne yolu olarak pazarlıyorlar. Alıcı da buluyorlar, mesela Neoconların Almanya’daki örgütü olan AfD, en çok da işsizlerden, en alttakilerden, Türklerden oy alabiliyor. Bu da tasarlanan yeni düzende ilk ortadan kaldırılacak olanların ne derece kendi sınıf aidiyetlerine yabancılaştıklarını, dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturanların entelektüel düzeyinin ne kadar aşağı çekildiğini gösteriyor. Tabii bu da Elon Musk gibi yeni faşizmin sözcülerinin daha fütursuz davranmalarını sağlıyor. 9 Ocak 2024 tarihinde Elon Musk’ın sahici olduğu X platformunda Musk ile AfD’nin şefi Alice Weidel canlı yayında yaptıkları konuşmalar bunun bir örneğidir. Hitap edilen kitlenin aklını o kadar aşağı görüyorlar ki alay ederek şunu dahi söyleyebildiler: “Adolf Hitler faşist değil, komünist idi çünkü endüstriyi devletleştirdi.”
Birincisi, endüstrinin devletleştirilmesi komünizm değildir. İkincisi; Hitler, endüstriyi devletleştirmedi, devletin elinde olanı özelleştirdi, özel sektöre devretti. Elon Musk, İngiltere’de hapiste bulunan Nazi Tommy Robinson’ın serbest bırakılmasın istiyor. İngiltere’nin Nazi partisine, parti başkanını değiştirmesi için para yapmayı teklif ediyor. Alman, İngiliz hükümetlerine istifa çağrısı yapıyor. Bir bakıma elinde tuttuğu para gücü ve yaslandığı ABD askeri gücüyle herkesi tehdit ediyor, herkese şantaj yapıyor, her türlü yanalı söyleyebiliyor. Evet, Elon Musk ve onun temsil ettiği aklın gezegendeki yaşama ilişkin planının özeti budur; bu önlenemediği takdirde, Mars’a gidecek uzay gemisine binemeyecek çoğunluk için toptan yok oluş kaçınılmazdır.